Beşiktaş’ta Divan Kurulu karmaşası! Yetkileri alındı mı?
Beşiktaş’ın eski sporcularından ve kongre üyelerinden avukat Aker Çıtak, Hürser Tekinoktay’ın adaylık başvurusunun kabul edilmemesi sürecinde yaşananlarla ilgili olarak yaptığı açıklamada Divan Kurulu Başkanı Tevfik Yamantürk ve kurul üyelerinin meşruiyetlerinin, eski başkan Yalçın Karadeniz’in açtığı dava nedeniyle tartışmalı halde olduğunu söyledi.
Avukat Aker Çıtak’ın Beşiktaş Postası’na yaptığı açıklama şöyle;
“Yalçın Karadeniz tarafından açılan davada İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/174 E. dosyasında verdiği 12/03/2019 tarihli iptal kararıyla, hali hazırda Divan Başkanı sıfatıyla görevde olan Sn. Tevfik Yamantürk ve Divan Başkanlık Kurulu Üyelerinin hukuki meşruiyetleri tartışmalı hale gelmiştir. Çünkü Mahkeme, bu kişilerin görev ve yetkilerini açıkça iptal etmiş ve yetkilerinin yasal dayanaklarını 15/04/2017’den itibaren ortadan kaldırmıştır. Mahkemenin bu kararına kulübün itiraz etme hakkı vardır ancak, itiraz aşamasının red ile sonuçlanması halinde, söz konusu Divan Başkanı ve Başkanlık Üyelerinin geçmişe dönük bütün işlem ve eylemleri geçersiz olacaktır. Makamın boş kalmaması adına, itiraz aşaması sona erene kadar mevcut Divan Başkanı ve Başkanlık Üyeleri, bu görevlerine “askıda geçersiz” olmak kaydıyla devam edeceklerdir. Dolayısıyla şu anda Divan Başkanı ve Üyelerinin, Hürser Tekinoktay’ın Başkan Adaylığı başvurusunu reddetmesi de hukuken “askıda geçersizdir”. Yani “Noterden imza getirmezse Hürser Tekinoktay’ı seçime sokmuyoruz” deme hakları Tüzük’te yoktu, şimdi bir de Mahkeme kararıyla ellerinden alınmıştır. İtiraz aşamasından sonra bu askı süreci kalkacak, Divan Başkanı ve Başkanlık Üyeleri görevden kesin olarak düşeceklerdir. Üstelik bu düşme, 15/04/2017 tarihinden itibaren dikkate alınacaktır. Yani 17/04/2017’den, mahkeme kararının kesinleşmesine kadar Divan Başkanı ve Başkanlık Üyelerinin yaptığı tüm işlem ve eylemleri, bütünüyle hukuksuz sayılacaktır; yok hükmünde olacaktır.
Diğer yandan Tüzüğün 35. maddesinde aday önerilerinin Noterden yapılacağına ya da bizzat gelinerek ıslak imza verileceğine dair bir kural yoktur. Kural, 250 üyenin ıslak imza ile aday önermesinden ibarettir. Hukuk kuralı der ki, bu imzaların sahte olduğuna dair bir itiraz veya tespit bulunmadıkça, bu imzalar gerçektir ve dikkate alınır. Teamül denen “uygulama geleneği” ise, yazılı kuralın olmadığı yerde devreye girer. Ortada apaçık yazılı tüzük kuralı bulunduğuna göre, “ben illa teamülü uygulayacağım” diye ısrar edemezsiniz. Kaldı ki hangi teamülden bahsediliyor? Teamül (yani gelenek), kanunda yazılı olmadığı halde yüzyıllar boyu istikrarla uygulanan kurallara denir. Oysa 250 imza ile aday olma kuralı, sadece geçen son seçimde 1 kere uygulanmıştır ! 100 senedir Beşiktaş’ın tarihinde 250 imza ile aday önerme kuralı yoktu. Sadece 1 kere uygulanmış gelenek mi olur? Zoraki teamül yaratamazsınız. Başka konularda Noterden imza alma veya bizzat gelme geleneği mi vardı kulüpte? Üyelik başvurularında kişiler bizzat kulübe mi geliyor? Üyelik formlarındaki ıslak imzalar kendilerine mi ait? Başvuru formlarında herkesin imzası kendisine mi ait ve gerçek imzaları mı? Metal İş Sendikasının Fenerbahçeli Bursasporlu üyeleri kulübe alınırken ıslak imzaları alındı mı? Bunu bilebiliyor musunuz ve kulüpte böyle bir gelenek var mı? Hayır! Demek ki olmayan bir gelenek üzerinden, yazılı tüzük kuralını görmezden gelemezsiniz. Zaten görevin meşruiyeti dahi mahkeme kararı ile askıda olduğuna göre, üzerine bir de Tüzüğü uygulamamak bütünüyle hukuksuz olur.
Böyle bir durum ileride seçimi de iptal eder, hatta suçtur. Hürser Tekinoktay’ın dilekçesinin teslim dahi alınmaksızın adaylığa kabul edilmemesi ise ayrı bir suçtur. Dilekçe vermek Anayasal bir haktır. Dilekçeyi almıyorum demek ise TCK md. 121 uyarınca suçtur. Artık camiamızı Mahkeme kapılarından, çekişmeden, ihtilaflardan kurtarmak gerekir. Bunun yolu hukuka, yazılı kurala uymaktan ve sağ duyulu olmaktan, kongre üyelerinin iradesine itibar ve itimat etmekten geçer.”
Kaynak: NationalTurk