Futbol, 1848 yılında Cambridge Üniversitesi’nde oluşturulan ilk yazılı kurallı oyun haline gelmesiyle birlikte, içinde oluşturduğu disiplin sayesinde bir serbest zaman etkinliğine dönüştürülmesiyle iktidarların dikkatini çekmeye başlamıştı.
Çünkü serbest zamanın kavramının dinamiklerini oluşturan; planlama ve kitleleri yönlendirme gücü, hala iktidarların işini kolaylaştıran etkenler olmaktadır. Kapitalizmin çıkarları doğrultusunda oluşturduğu sömürü mekanizması bakımından-ilk yıllarında sportif faaliyetler pek tasvip edilmiyordu. Çalışmak bu dönem için pazarlanan erdem sayılıyordu. Serbest zaman gibi oluşumların karşılığı hep bir kayıp olarak düşünülüyordu. Ancak, kapitalizmin gelişim süreci içerisinde verimliliği artıracak boş zaman kavramı, kapitalizmin çıkarlarına yönelik-kontrol amaçlı etkinlikler yapabilme imkânının yararlılıkları açısından, iktidarların sportif faaliyetlere ve özellikle futbola daha yakın gözle bakmasını sağladı.
Günümüzde futbol, kültür endüstrisi içinde kendi sermaye birikimin oluşturacak bir sisteme sahip duruma gelmiştir. İşte bu kurgu içinde endüstrileşme sürecini tamamlamamış fakat sermaye ve servet aktarımı için önemli bir araç olarak bakılan ülkemizdeki futbol oyunu, siyasi iktidar tarafından kendi propaganda oluşumuna olanak sağlayacak bir yapısal hiyerarşinin kurmasıyla birlikte, iktidarın hegemonyasını pekiştirecek bir oyunun alanı haline geldi. Atadığı futbol federasyonu başkanı ile, ihaleler üzerinden yapılan servet transferleri sayesinde-kendi oluşturduğu sermayedeleri kulüp başkanı yaparak duruma müdahil olmakta ve oyun üzerinde gücünü sergileyerek buradan siyasi kazanımlar elde etmenin avantajlarını yakalamaktadır. Futbolun araç haline getirilmesi nedeniyle, aynı zamanda futbol içindeki belirli takımlar üzerinden yapılan tasarımlar-iktidar olanaklarıyla sağlanan büyük hacimli sponsorluklarla-iktidarın ulusal ve uluslararası alanlarda propagandası haline gelmesine de olanak tanımaktadır.
Bu propaganda amacının ticari ve siyasi etkileri pekiştirmek adına, Sudi Arabistan ile kurulan ilişkiler ve siyasetin buradaki beklentileri Fenerbahçe– Galatasaray Süper Kupa finalinin bu ülkede oynanmasına neden olmuştur. Cumhuriyetin 100. yılının önemi-spor kamuoyu ile Fenerbahçe ve Galatasaray kulüpleri tarafından gündeme getirilse dahi-bir gerekçe olarak kabul edilmeyerek ve hatta bu talebin karşılığı olmadığı gibi, iktidarın siyasi amaçlar çerçevesinde düşünülmesi de beklenemezdi. Peki, bunun arkasındaki gerekçeler bu kadar açıkken asıl amaç nedir? Kültür transferi…
Çünkü 1923 devrimiyle birlikte, devrimi oluşturan gerekçelerin temelinde-kişinin kulluktan çıkarak birey-vatandaş olması ile, toplumun da laik demokratik oluşum sayesinde-ümmet olmaktan kurtularak ulus bilincine erişmesi yatar. Bu ise; vatandaşın-insanın birey olarak aklını özgürleşerek kullanması ve beşerî ilişkilerdeki etkileşimde bilimsel dayanakların esas alınmasıyla mümkün oldu. Akıl ve bilim bu devrimlerin temelinin oluşturması sayesinde toplumsal bilinç ortaya çıktı. Başarının dayanağı ise dil, tarih ve kültür sorununun giderilmesi oldu. Cumhuriyet kültürü işte bu kadar değerli ve yıkılması için karşı argüman yaratmakta bir o kadar zor temellidir.
Fenerbahçe ve Galatasaray Cumhuriyet öncesinde kurulmuş. Kurtuluş savaşında bizzat görev alan kişileri içinde barındırmış ve işgal kuvvetlerine karşı sportif mücadelenin yanında, örgütlü mücadelenin de içinde bulunmuş ve sosyal değişimlere katkısı olmuş yüz yıllın üstünde bir tarihsel derinliğe sahip çok değerli iki kulübümüzdür. Her iki kulübün kültürel kodlarını 1923 devrimlerinin ve Cumhuriyetin ürettiği kültürel değişim ve kültürel derinlik oluşturmaktadır. Her ne kadar Galatasaray bu noktada bir siyasi aparat haline getirilmeye çalışılsa da ki-bu başkan ve yönetimi bağlar-yapısal olarak kulübün bu tarihsel gerçekliğini ve sahip olduğu Cumhuriyet ekolünü değiştiremez.
Bu amacın arkasında yatan asıl mesele; 1923 devrimleri sayesinde oluşan Cumhuriyetin kültür kodlarını bertaraf edecek ve iktidarın kendi kültürünü oluşturacak etkileri sağlamaya yönelik hamlelerdir. Kendi kültür oluşumuna entegrasyon için, özellikle Arap ülkelerindeki bu kültürel kurguyu tanımlayan ortamların içinde bulunmak önemli bir stratejidir. Bunun için her kurgu ve kurum birer aparat haline getirilmektedir. (Göç de, bu kültürel entegrasyonu sağlamak için kullandığı demografik yapıyı değiştirecek bir silahtır.) Süper Kupa finalinin Sudi Arabistan’da oynatılmasının altında yatan temel dayanak budur. O yüzden bu bir siyasi finaldir. Ve bu final aracılığı sayesinde de oluşturulmaya çalışılan algı, iktidarın iç ve dış politikada gücünü pekiştirmek için bu kararı alma sürecinde-asıl neden olarak kültür hegemonyasının nihai bir hedef olarak karşımıza çıkmasını kamufle etmektir.
Haliyle, iktidar vermiş olduğu karar için toplumsal desteğe ihtiyaç duymaktadır. Bu gibi ortamlarda, siyasi iktidar kültür oluşumunu-fazlasıyla eksikte olsa, destekleyecek-Arap kültürünün İslam kültürü olduğuna dair-siyasi gücü pekiştirmek adına oluşturdukları algı manipülasyonunu bu noktada siyasi hedef için meşrulaştırma aracı olarak kullanmaktadır. Futbol ve Süper Kupa, bu kültür transferini sağlamaya yönelik sadece bir araçtır.
Müslüm Gülhan – NationalTurk
Cumhuriyetin 100. yılında Süper Kupa finali
Erdoğan Suudi Arabistan’a SADAT’ı da Götürdü!