Gericiliğin Dinler Arası Kardeşliği ve Selçuklu Türkiyesi’nde Kadın!
Doğum tarihi tam olarak bilinmese de genel olarak MS 370’de İskenderiye’de doğduğu kabul edilen Yunanlı filozof, matematikçi ve astronom Hypatia ünlü filozof ve matematikçi Theon’un kızıdır. Güzelliğinin yanı sıra bilgeliğiyle de herkesin hayranlığını kazanmış olan Hypatia tarihin bilinen ilk kadın matematikçisidir.
Milattan Sonra 380 ile 439 arasında yaşayan Sokrates Skolastikos olarak bilinen Antik Çağın kilise tarihçisi Konstantinopolis’li Sokrates, Historia Ecclesiastica (Kilise Tarihi) isimli kitabından öğrendiğimize göre; İskenderiye ve Mısır Valisi Orestes ile İskenderiye Piskoposu Kyril arasında anlaşmazlıklara sebebiyet verdiği, sapkın ve cadı olduğu, politik işlere karıştığı gerekçesi ile 415 yılında Kıpti Hristiyanlar tarafından pagan olması da bahane edilerek pusuyla yakalandıktan sonra çırılçıplak soyulup İskenderiye sokaklarında yerlerde sürülüp taşlanarak öldürüldü ve parçalanmış bedenini yaktılar.
Hypatia, derslerine Hristiyan öğrencileri de alır kız ve erkek çocukların eğitilmesi gerektiğine ve batıl inançların ilim ve bilimi öğrenmenin önündeki en büyük engel olduğuna inanırdı ve inandığı gibi din adına ortaya çıkan batıl inanç bu ilim bilim kadınını feci bir şekilde katletti ama ilmi ve bilime katkıları sayesinde Hypatia ölümsüzlüğe ulaşarak halen yaşıyor, katledenler ise lanetle anılıyor..
Hayatını anlatan ve kendisini Rachel Weisz’in canlandırdığı 2009 yapımı Agora adlı filmi herkese tavsiye ederim, çünkü MS 4 ve 5. yüzyıllarda kadının yeri Hristiyanlar da neyse 21. yüzyılda Müslüman kadının yeri bazı Müslüman ülkelerde de aynı, Afganistan ve İran gibi ve bir çok Müslümanın kadın hakkında İskenderiye Piskoposu Kyril’den hiç farkları yok.
Öyle ki Hz. Hatice ve Hz. Ayşe’nin yaşadıkları dönemde toplum içinde ki saygın yerlerinin ve liderlik vasıflarının, Hz. Muhammed’in kadına yaklaşımının zerre önemi yok.
İskenderiyeli Hypatia linç edilip öldürülmesinden 1000 yıl sonra Batı Medeniyetine damga vuran tek kadın olarak Rafael’in ünlü eseri Atina Okulu’ndaki mümtaz yerini alıp Batı Hıristiyanlığının Kabesi olan Vatikan Sarayının en önemli odası İmza Odasının duvarında yüzyıllardır kendisini taşlayarak öldüren Hıristiyanların aksine, erdemin, bilgeliğin sembolü olarak modern Hiristiyanlarca saygı ve hürmet görüyor.
Acaba Hypatia’yi çırılçıplak soyup taşlayarak öldüren ve cesedini yakan Hıristiyanların bu yüzyıldaki Müslüman kardeşleri Taliban ve hayranlarından kurtulmak için İslam Dünyasının bir 1000 yıla mı ihtiyacı var?
Milattan Önce 6. Yüzyılda yaşamış ve Türklerin ilk kadın hükümdarı Tomris’i bir yana bırakıyorum fakat bilirmisiniz Selçuklu Türkiyesi’nde kadın valilerimiz ve diplomatımız vardı.
Selçuklu Hükümdarı IV. Rukneddin Kılıç Aslan’ın kızı Hüdavend Hatun 1312’den 1330’lara kadar Niğde Valisi olarak görev yapıyor, vefat tarihi 1332.
Eretna Beyi Alaattin Eretna’nın eşi Doğa Hatun, Sulipaşa olarak bilinir 1330-40 yılları arasında. Dulkadiroğulları’ndan Nasrettin Mehmet Bey’in eşi Hatice Hatun, Mısır Hatun olarak bilinir, Mısır Memluk Türk Devletine elçi olarak gittiği için Mısır Hatun adıyla anılır ve ilk kadın elçi de oluyor aynı zamanda ve Mısır Hatun, Sulipaşa gibi Kayseri’de 1425-40 yılları arasında valilik yapar.
Peki Hunat Hatun??
Kayseri’nin kimine göre kötü kadınıdır, kimine göre değildir fakat nereden bakarsan bak O Kayseri’nin Valide Sultan’dır, I. Alaeddin Keykubad’ın eşi, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in annesidir ve Gıyaseddin’in Selçuklu Sultanı olması için saray entrikaları çevirdiği Adile Hatun’un sürülmesi ve öldürülmesinden onu sorumlu tutanlar çok olmuştur, ve vicdan azabından Müslüman olduğu iddia edilir.
Ermeni olduğu iddialarına rağmen Destina adında Rum kökenli bir Hristiyan’dır, oğlu Sultan olunca İslamı seçmiştir.
Kayseri başta olmak üzere Sivas ve Amasya’yı pek çok İslami ve ilmi eserle donatmıştır.
Oğlunu Selçuklu Sultanı yapan ve Kayseri’de 1230-1243 arası bir hükümdar gibi davranan Mahperi Hunat Hatun bal gibi de Kayseri Valisi’dir, ölüm tarihi kesin değildir fakat 1255’lere kadar yaşadığı biliniyor.
Sanılanın aksine ilk vali olarak Niğde Valisi Hüdavend Hatun yerine Kayseri’yi yöneten Hunad Hatun demek daha uygundur ve Kayseri, Hunat Hatun, Sulipaşa ve Mısır Hatun’un birlikte üç tane kadın vali tarafından yönetilmiştir.
Selçuklu Türkiyesi 4 kadın vali ve bir büyükelçi çıkarmış, çağının çok ilerisinde Ortaçağ’ın en modern devletidir.
İslami bilgileri bıraktıkları eserlerle ortada olan bu kadınlarımız baştacı edilirken, bugün Afganistan’da kadını taslamak, öldürmek veya IŞID’ın yakın geçmişte Irak ve Suriye’de yaptığı gibi köle olarak alıp satmasını konuşmak bütün Müslümanları rahatsız etmiyorsa ortada bir sıkıntı var demektir.
13. 14. Yüzyıllarda kadını baştacı eden Türk dünyası bugün çok daha ileri olmalıydı.
Kadını şeytan olarak gören Hristiyan dünyasıyla sanki bugün Afganistan, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkeler yer değiştirdi!
Atatürk’ün verdiği bütün hakları kullanmalarına rağmen İstanbul Sözleşmesini reddeden kadınların olmasıda ayrı bir üzücü durum!
Kuran değişmediğine göre insanların hayatına cehenneme çeviren Taliban ve benzeri ideolojiyi benimseyen Müslümanlar Kuran yerine Ortaçağ ve 4. Yüzyıl Kıpti Kilisesini örnek aldı, başka izahı yok ve bu tür radikal görüşler biryana demokratik bir ülkede yaşayıp demokrasinin bütün nimetlerini kullanıp, laikliğin verdiği bütün fırsat eşitliğini kullanıp toplum içinde istedikleri statüye gelenlerin şeriat istiyoruz demeye hakları da yok.
Demokrasiyi asıl maksatları için Truva Atı olarak kullananlar eninde sonunda o atın ayakları altında kalır, çünkü demokrasilerde çare tükenmez!
Metin Yılmaz – NationalTurk