Spor

Müslüm Gülhan yazdı: 300 Beşiktaşlı

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’ın bu haftaki “300 Beşiktaşlı” başlıklı yazısı;

Az gelişmişlik sendromu içinde, en çok umutsuzluk duygusuyla başa çıkılmaya çalışılır. Bu, elimizde olmayan koşullarda yaşam alanı bulmamızdan kaynaklanır.

Alın yazısı veya kader denen batılların arkasına sığınmak çok insani bir davranış olmaz tabii ki…

Elimizde olmayan koşulları değiştirmek, biz insan erdemlerine sahip canlılar için bir değerdir ve olasılık dahilindedir.

Gandi’nin “Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi sen ol” sözüyle, değiştirdikleri arasındaki uyum ve fark sanırım insanın neleri başarabileceği anlamında gerçek bir değer taşır.

Ya da CHE’nin imkânsızlığa karşı aldığı gerçekçi tavır uğruna bedel olarak hayatını vermesi… Hiçbir şeyin ütopya olmadığına karşı bir değerdir.

Tüm bu tavırların karşılığında, muhakkak hak edilemeyen avantajlar ve averajlar ile bunlardan çıkar sağlayan mutlu bir azınlık vardır. Baskı ve sömürünün olduğu her yerde bir karşı duruş olur, bu toplumsal yaşam kurgusunun diyalektik yapısından kaynaklanır.

Mühim olan, görünen tüm olumsuzluklara karşı imkânsızlığı istemektir. Hem de tüm bu karşıtlara dert olacak şekilde ve yoğunlukta istemek gerek.

Sanırım değişimin kendisi olma durumu budur!

Türkiye’de her seçim bir derttir (!) ve her seçim alanında da bir seçim kurulu sorunu vardır.

Çünkü her seçim alanında bir ‘YSK’ kodu oluşturma sorunu var!

Her derneğin, her vakfın iktidarlarının kendine ait bir ‘YSK’ oluşturmalarıyla ilgili bir talebi var. İlginç…

Her ülke kendi anayasasıyla yönetilir, her dernek ve vakıf ise kendi tüzükleriyle yönettirilir. Anayasa nasıl en tepeden en aşağıya kadar herkesi bağlarsa (!), tüzükler de aynı şekilde temsil ettiği kurumu tepeden tırnağa bağlar. Kimse “Ya arkadaş bunun böyle yazıldığına bakmayın aslında şunu söylemek istiyor…” diyemez. Tüm bu kurallar, karşı bir talepte bulunulmayacak kadar kuvvetli yaptırımlara ve içeriklere sahiptir.

Ne yazık ki, BJK Kulübünde de Fikret Orman’ın kendine ait bir ‘YSK’ oluşturmasıyla birlikte “Ya arkadaş…” süreci yaşanıyor. Tabii seçim zamanı olmasından kaynaklanan çıkar stratejilerinin bir parçası bu.

Hukuki geçerliliğini kaybetmiş bir Divan Kurulu Başkanı, İlhan Gölvan ve Levent Çifter’den oluşmuş bir FOSK.

Tek amaç var, iktidarı kaybetmemek için antidemokratik tüm gerekçeleri tüzüğün gereğiymiş gibi pazarlayarak istedikleri seçim ortamını yaratmak.

Ha, medyadaki aslan parçalarını da unutmamak lazım. Kimi, ‘Ahmet Dursun Seba gitsin’ pazarından geliyor, kimi de ‘BİP’ pazarından geliyor.

Geçen hafta yazmıştım, Hürser Tekinoktay 270 ıslak imzalı evrakı Orman’ın FOSK’sına teslim etmek için yaptığı müracaat geri çevrilmişti.

Hürser Tekinoktay, tüzüğün 35. Maddesinde böyle bir dayanağın olmamasına rağmen, demokratik hakkı olan müracaatının geri çevirmesi karşısında hukuki yollara başvurarak dava da açmıştı. Dava kazanılarak tüm Beşiktaş camiasının hak ettiği demokrasi kurgusu korunmuş oldu. Tüm Beşiktaşlıların önünü açan bu kazanım için başkan olmaya gerek yok.

Antidemokratik uygulamalar karşısında, eğer bir kurumu yönetmeye adaysanız her ne olursa olsun tüm mücadele demokratik teamüller taşımalıdır.

Başka bir demokratik teamül daha vardır:

Beşiktaş’ın gerçek sahibi olan taraftarın ve kendileri de taraftar olan Genel Kurul üyelerinin bu antidemokratik uygulamalara karşı alacağı tavırdır.

Kulüp, BJK’nin tarihsel süreci ve kültür kodlarının içeriğine göre, hiçbir şekilde kişisel beklentiler üzerine oyun kurgulanan bir alan olmamalıdır. Bu bilince sahip olan taraftarların bu süreci kabul etmesi mümkün değildi ve mümkün de olmadı.

Birbirini tanıyan, tanımayan 300 kişilik bir Beşiktaşlı kitle, kısa sürede imzaları yeniden toplayarak Hürser Tekinoktay’ın aday olmasını sağladı. Bu, Beşiktaş’ın tarihsel sürecine not düşülecek bir eylemdir.

Sevgili Rüzgar Sağnak’ın dediği gibi, “Tekinoktay’ın imzaları bizler arasında bir su bile ikram edilmeden gönülden toplandı. Oysa onların her imzası sizlerin maaşını verdiği 8 kişilik ekiple herkese kulüp kasasından yedirip içirerek toplandı. O imzalara Çimci’nin ödenmeyen maaşları harcandı. Bilin bunları!” gayet açık.

300 Beşiktaşlı, emeğinize sağlık.

Müslüm Gülhan / NationalTurk

Kaynak: Beşiktaş Postası

Beşiktaş Postası

Kendini Beşiktaş’la özdeşleştirmiş, "Beşiktaş Ruhu"nu her tarafında hissedenlerin sesi Beşiktaş Postası'nda yankılanacak.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu