Sportstv’de Koray Aldemir’in sunduğu Spor360 programına konuk olan Hürser Tekinoktay’ın açıklamalarından önemli bölümler şöyle;
“Takım başkanın istifa kararı aldığı hafta 4’te 4 veya 5’te 5 yapsaydı seçim kararı alınmayacaktı. Kongreden sonra her dönem olduğu gibi transfer dönemini iyi getirmedi. Futbolcular tatile çıkar ama sizin de futbolcu gibi yazın tatile çıkmanız gerekmez. Beşiktaş bu periyodu 2-3 yıldır kötü kullanıyor. Şenol hoca döneminde de yönetim tatildeyken başlayan bir kriz vardı. O kriz hala devam ediyor.
Çok iyi hazırlanıp iyi takım kurulması lazımdı. En yoğun çalışılması gereken dönemdi. Beşiktaş teknik kadrosu ve yönetimi iyi performans veremedi. Orhan Ak krizi yaşandı. Tribünlerle kriz vardı zaten. Lige iyi hazırlanamamak sahadaki başarısız sonuçları getirdi. Yurt dışı kampında da Beşiktaş kötü sonuçlar aldı, gol atamadı. O krize müdahale edilmediği gibi gibi bir de takımın en deneyimli oyuncusu Quaresma hocanın iradesi olmadan gönderildi. Gönderilecekse sezona bunlarla başlamamak gerekiyor. Hoca takımıyla başkan arasında kaldığı zaman problem oluyor, hoca takımı kaybediyor. Abdullah Avcı’nın her açıdan yalnız kaldığını düşünüyorum.
Bundan 3-4 ay önce olağan bir seçim vardı. Hazırlık sürecinde başkan Orman’dan başka sadece biz çıktık. O da her türlü zorlamalara rağmen mahkeme, şu bu son gün girebildik. Hiç kimse adaylığını açıklamadı, imza toplamadı. 19 yıllık sisteme karşı direnen ben ve arkadaşlarım iyi mücadele ettik. İmzaların reddine rağmen ilave imza topladık. Bir de ilave mahkeme kararı getirdik.
O gün çıkmayanlar bugün imza topluyor ama adaylık açıklamıyor. Piyasadan sürekli imzalar çekiliyor. Diyelim ki bin 500 kadar aktif imza toplanabilir. 8-9 ay önce 2 bin kişiyle seçildi Fikret Orman. Piyasadan da bin 500 2 bin imzayı blokladığınız zaman imza bulmak da zorlaşıyor. Bir sürü arkadaş farklı şekillerde aday gösterildi. Bir anda 10’a yakın aday çıktı. Bir de bekleyin çıkacak denilenler var. Amaç, bizim yüzde 40’a yakın aldığımız oy, ondan sonraki söylemlerimiz, çizgimiz, biz bir spor kulübünün nasıl yönetilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. İlla ki başkan olmamız da gerek değil dedik.
Çok az imza eksiğimiz kaldı. Süre çok kısıtlıydı. Divan Kurulu çalışma saatleri olarak 10.00-17.00’yi koydu. Pazar günü çalışmıyorlar. Volwerhampton maçı günü yarım günden de az çalıştı. Öğle tatili veriyorlar. Mesai iyice daralmış, insanlar kulübe gidip imza atmak zorundalar. Tüzüğümüzde noter zorunluluğu yokken biz bunu mahkeme kararıyla teyit ettik. Buna rağmen Divan Kurulu yine noter zorunluluğu koydu. Süre daraldı. Nöbetçi kalmaları gerekirken, çünkü bu olağanüstü bir hal. Sizin kulübünüzde olağanüstü hal varsa siz daha fazla olağanüstü hizmet vereceksiniz. Bugün ve diğer günlerde saat 10 buçukta 11’de Divan Kurulu üyeleri yok orada. Öğle tatili de veriyorsunuz. İnsanlar işinden gücünden nasıl gidip gelecek?
Beşiktaş’ın sorunu 10 milyon euro değil. Bu yıl Beşiktaş 20 milyon euro bonservis parası ödedi. Beşiktaş’ın problemi 10 milyon euro olsa tamam gelsin birisi versin Beşiktaş’ın borcu bitsin. Beşiktaş’ın ve diğer kulüplerin borcu sistem borcu. Batık bir durum var. 50 milyon euro koysanız ne olacak. Sorun 3 milyar ve sürekli artıyor, sistem çökmüş. Bu sistem patlamış durumda. Paralı başkan dediler, 19 yıldır paralı başkanlar yönetiyor. Yıldırım bey yönetti Beşiktaş tarihinin en büyük borcunu yaptı. Beşiktaş’ın çok borcu var diyorlar o zaman niye Fikret Orman’ı istemiyorsunuz. Fikret Orman para bulamıyor diye vazifeyi bırakmıyor. Takım iyi gitse bu kriz olmayacaktı.
9 ayda üç tane seçim yapıyor Beşiktaş. Yönetim çıksın, mevcut üyeler, eski üyeler, 5 yıl önceki üyeler bize desinler ki ellerini vicdanlarına koyarak, seçimde şu kadar para harcıyorduk desinler. Herkes biliyor bunu. Ulaşım giderleri, blok blok oy kullanmak için dernekler gidiyor, konaklamalar yaptırılıyor. Bir seçimin Beşiktaş’a maliyeti ne kadar? 9 aydaki üç seçimin maliyeti kaç milyon dolar, birisi çıksın bunu açıklasın.
Bu israf değil de nedir?
Aras’la sözleşme yenilendi, 3 ay sonra feshedilip tazminat ödendi. Demek ki para var Beşiktaş’ta.
Hesabını soracak mısınız? diye bize sormasınlar biz zaten soruyoruz. Paralar nerede diyorlar, 100 milyon euro Fulya’da yatıyor. Biz dedik orada bizim paramız var. 7 yıldır bu yönetim sürekli itiraz etti bu davaya. O zaman sayın Ahmet Nur Çebi de bizimle aynı fikirdeydi. 100 milyon zarar var dedi. Hatta bir diyaloğumuzda yanındaki arkadaşı aradı. Mahkemeye bir belge vereceksiniz hocam Ahmet Nur Çebi de doğruluyor dedi. Ben de Ahmet Nur Çebi bey mahkemeye versin ben onu Çağlayan’dan kulübe kadar sırtımda taşıyacağım dedim.
Fulya davasıyla bizim o parayı Beşiktaş’ın kasasına koyma şansımız var.
Kulübün yapısı siyasi partiden beter olmuş. 4 ay önce kimsenin talip olmadığı yerde bin tane iki bin tane imza toplanıyor ve kimse adayım açıklamasını yapmıyor. Neyin pazarlığını, hesabını yapıyoruz. Biz görevden kaçmayız dediğimiz zaman 3 milyar borç, takım tabelada 16. sıradaydı.
Sahadaki futbolcu yukarıda neler oluyor diyor. 8-10 tane başkan adayı çıkıyor. Futbolcuların hepsi kurnaz, akıllı. Bu kulüpte neler oluyor dediği zaman sahada da problemler başlıyor. Teknik kadroda da başlıyor. Abdullah hoca da çok kötü yönetim imkanlarıyla vazifesini yapmaya çalışıyor. Hocayı yukarıya çekmek lazımken tek başına bırakan, zorlukların içine atılan bir durum oluştu. Bizim hocaya yardımcı olacak her türlü imkanları vermemiz lazım. Beşiktaş’ın kontratlı hocası. Ben dahil hiçbir başkan adayına geleceğim bu hocayı göndereceğim demek yakışmaz. Biz Abdullah Hocaya sonuna kadar sahip çıkacağız, performansını yukarı çekmesi için yardımcı olacağız. Ama hoca çok yıprandıysa Beşiktaş’ta teknik direktörlük yapacak Beşiktaş’ın kendi çocuklarından tutun Premier Lig’deki, İtalya’daki, İSpanya’daki antrenörlere kadar birçok birinci sınıf insan var.
Seçimi kaybettikten sonra ertesi gün açıklama yaptık dedik ki bir yabancı bir yerli sportif direktörümüz olacaktı. Sergen Yalçın ile anlaşacaktık. Yasin Sülün, İlhan Mansız ve Guti’yi de kullanacaktık. Model oturduğu zaman Toshack yerini Guti’ye bırakır, Rasim Kara İlhan’a, Feyyaz’a, Metin’e bırakır. Bu model işte Bayern Münih modeli.
O tanıdık simalardan ne bekliyoruz. Bize imza verenlerden biri Eczacıbaşı’nın CEO’su. Koyu bir Beşiktaş taraftarı. Bu kişinin mesela Beşiktaş’a getirebileceği dinamizmi düşünebiliyor musunuz? Ama bunlar oyunun içinde değil. Niye? Girdiği zaman manipüle ediliyor, iftiralar atılıyor, saldırılıyor. Herkes onları itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Mevcut yönetim kurulu üyelerimiz içinde multi milyoner insanlar var. Banka ortağı insanlar var ötesi var mı. Çok önemli bankalarda üst düzey görev yapmış kişi var. İstanbul Üniversitesinde hukuk fakültesi profesörü var. Liyakat için reklama, tanınmış olmasına gerek yok.
Geçen seçimlere 5268 usulsüz üyenin varlığını bilerek girdik. Beşiktaşlı olanlar bize oy attı. Hiç Beşiktaşlı bile olmayanların zaten bize oy atmasına imkan yok. Sendikacılar bize atmaz. O seçime de inanarak girdik. 6 bin 500 katılım bekliyorduk. Katılım bunun üzerine çıksa biz kazanırdık.
Blok oylar var. 2 bin kişinin parası bir kişi tarafından ödeniyor. 2 bin hazır oy var, bin tane ayrı var. Bunlar mahkeme kayıtlarıyla tespit edilmiş. 3 kişi oraya 4 bin kişi getiriyor düşünebiliyor musunuz? Buna karşı mücadele ediyoruz. Alnımız ak başımız dik.
Ortaklık olmaz. Ayrı fikirleri temsil ediyoruz. Bize inanan insanlara ihanet edemeyiz. Eğer ihanet edecek olsaydık Fulya’yı bir tarafa bırakırdık, bırakmadık. Bizim temsil ettiğimiz görüş ve prensipleri kabul eden herkesle bir oluruz. Serdal Adalı bey derse ki hocam oturalım bu bu yapacağım derse destekleriz. Açık ve net söylüyorum seçime bile girmeyiz. Bütün seçmenimize ve bize taahhüt eder. Fulya’nın hesabını sorar, kendi üretim mekanizmasını kurar, eğitime altyapıya önem verir, Beşiktaş kulübünü bu hastalıklı kongre yapısını bozar halka açar, o zaman başımın üstünde yeri var. Serdal Adalı’nın o zaman çantasını taşırım.”
Kaynak: Beşiktaş Postası