Trabzon’un tarihsel ve kültürel zenginlikleri denilince ilk akla gelenler, Sümela Manastırı, Ayasofya Müzesi, Atatürk Köşkü ve Trabzon’da en önemli Osmanlı eseri olarak öne çıkan Gülbahar Hatun ve İskenderpaşa camileri oluyor, fakat Trabzon’un çok daha tarihi ve kültürel fazla zenginlikleri ya dumanlı dağlar içinde ormanlarla kaplı vadilerde saklı kalmış ve restorasyon bekliyor.
Kuşdul ve Vazelon manastırları gibi ya da hemen şehir merkezine bir tepeden, Boztepe’den bakan ama restorasyonu yapılmasına rağmen gündeme yeterince gelmeyen Kızlar Manastırı gibi, veyahut Boztepe’nin diğer yakasından, Değirmendere Vadisine bakan ve restorasyon yapılması gereken Kaymaklı Manastırı gibi.
Bu saydıklarımı da belki ileride yazarım ama şimdi Kızlar Manastırını ele almak istiyorum!
Antik çağda Minthrion olarak adlandırılan Trabzon Boztepe’de bulunan Rum Ortodoks Kızlar Manastırı’nın asıl adı Panagia Theoskepastos Manastırıdır.
Panagia Theoskepastos, Tanrı tarafından korunan anlamına gelir, Meryem Ana ve rahibeleri ifade eder.
Boztepe’nin adı, Pers güneş ve adalet tanrısı Mithras adına yapılan bir tapınaktan dolayı Minthrion olarak adlandırılmıştır.
Klasik Çağ’da Trabzon merkez bugün surlarla çevrili ve denize Moloz’dan açılan Ortahisar olsa da, Boztepe’nin sadece kentin korunmasında önemli bir mevzi değil aynı zamanda dini bir merkezde olduğu hem Mithras Tapınağı, hem Hristiyanlığın serbest bırakılmasıyla anlaşılıyor.
Hristiyan inancında Trabzon’un koruyucu azizi Eugenios, Milattan Sonra 3. yüzyılda Trabzon’da doğdu ve adından anlaşılacağı üzere köken olarak da Rum’du.
Aziz Eugenios, kendisini Trabzon’daki paganlara Hıristiyanlığı tanıtmaya adadı, yaşadığı dönemde Trabzon Roma İmparatorluğuna aitti ve Hristiyanlık yasaktı fakat Trabzon Hristiyanlıkla çok erken tanışır, çünkü 1. Yüzyılda Hazreti İsa’nın Havarilerinden Aziz Andreas Trabzon’a gelir ve küçük bir Hristiyan cemaat oluşturmayı başarır, sonra Gürcistan’a geçer, oradan bütün Karadeniz Havzasını dolaşıp Hristiyanlığı öğretirken yakalanıp M.S. 60’da Yunanistan Patras’da çarmıha gerilir. Bugünkü İskoçya Bayrağındaki Haç Aziz Andreas’ın haçıdır, Andreas adına Trabzon Pazarkapı’da inşa edilen kilise bugünkü Molla Nakip Camii’dir.
Kızlar Manastırına dönecek olursak, Aziz Eugenios Boztepe’de bulunan kutsal alandaki Mithras heykelini devirdi, sonra tutuklandı ve işkence gördü, ancak Hristiyan inancından vazgeçmeyi reddetti ve Roma İmparatoru Diocletianus döneminde (M.S. 284–304) Romalı Komutan Lysias tarafından öldürtüldü.
Hristiyanlara işkence, baskı ve zulümle geçen üç asrın ardından Milano Fermanı M.S. 313’te yayınlanarak Hristiyanlık Roma’da serbest bırakıldı, Aziz Eugenios, Trabzon’un koruyucusu olarak onurlandırıldı.
Boztepe’de Mithras Tapınağı Trabzon halkı tarafından yıkılarak Aziz Eugenios anısına aynı yere küçük bir şapel yapıldı, burası bugünkü Kızlar Manastırı’nın olduğu yerdir.
1204’te 4. Haçlı Seferi ile İstanbul Latin Katoliklerce işgal edilince Komnenos ailesi Gürcü hakimiyetindeki Trabzon’a geldi ve Kraliçe Tamara’nın himayesinde yeni bir devletin, Trabzon Rum Devletinin başkenti oldu.
Trabzon Rum devleti dil olarak Yunan, kültür ve gelenek olarak Bizans, inanç olarak Ortodoks Hristiyandı.
Bütün bunları dikkate alarak Komnenos Hanedanlığı Trabzon’da küçük bir Konstantinopolis kurdular ve Sümela Manastırı, Ayasofya Kilisesi, Vazelon Manastırı (270’de kurulduğu Manastırın kendi kayıtlarında var fakat Hristiyanlığın yasak olmasından dolayı gizli bir mağara kilise olarak kullanılmış olması daha güçlü ihtimal, asıl kurumsallaşması daha sonradır), Panagia Chrysokephalos Kilisesi ve Panagia Theoskepastos Manastırı gibi önemli dini kurumları inşa ettiler.
1349-1350’de Trabzon İmparatoru III. Aleksios Komnenos’un saltanatının başında, Mithras kutsal alanın olduğu yerdeki şapeli büyük bir manastıra dönüştürerek rahibe yetiştirmek için bugünkü Kızlar Manastırı’nı kurdu.
Bu yıllarda Rumlar şehir merkezinde Aziz Eugenios anısına bir kilise inşa etmişler ve kilise 1486 yılında Türkler tarafından camiye çevrilmiş ve günümüzde Yeni Cuma Camii adıyla cami olarak işlevini sürdürmektedir.
1923 yılında Lozan Antlaşması uyarınca Trabzon Rumları Yunanistan’a göç etmesiyle kaderine terk edilen manastır, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde Trabzon’a çevre illerden göçenlerin bir süre sığınağı oldu, gerek içerde yakılan ateşlerin dumanı gerek yağmurların kayalarda sızmaları ile freskler tahrip olmuştur, daha sonraki yıllarda harabeye dönmüş ve yakın zamanda manastır Trabzon Belediyesinin öncülüğünde kapsamlı ve çok başarılı bir restorasyonla ziyarete açılmıştır.
Restorasyonunda emeği geçen, öncülük eden herkese çok teşekkür ederiz.
Metin Yılmaz – NationalTurk